Piyasadaki Tüm “Diyetler” İşe Yaramamaya Programlı!

Hiç düşündünüz mü, neden piyasada yerli-yabancı yüzlerce, belki binlerce diyet kitabı ve genel olarak birbirinden farklı sayısız “diyet” var? Bunların hepsi mi sonunda işe yaramamak üzerine kurgulanmış ki, bir tanesi gerçekten işe yarasa ve insanları ideal kilosuna kavuşturup orada da tutsa, arkasından yeni tek bir diyet daha çıkmaz?

O zaman cevabını biz verelim; evet, piyasadaki diyetlerin çok büyük bir bölümü, başta işe yarar gibi gözüküp, sonunda sizi başladığınız noktaya, çoğu zaman da daha kötüsüne getirip bırakmak üzere dizayn edilmiş durumda. Ki siz de umudu bir sonrakinde, sonra bir sonrakinde, sonra bir sonrakinde… arayıp durun (ve umudun yanında, beraberinde bolca da para harcayın) diye.

Bu kısır döngüden kurtulmanın İLK yolu, “diyet” (Türkçe’de kullanıldığı anlamda) sözcüğünü gördüğünüz yerden arkanıza bakmadan kaçmanızdan geçiyor. 3 günlük, 3 haftalık, 3 aylık… “diyet”ler değil, 1 ömürlük yaşam biçimi değişikliğine geçmekten.

Peki, klasik “diyet”lerin temelde nerede ortak yanlış yaptığını söyleyelim. Piyasadaki “diyet”lerin neredeyse tamamına yakını “kalori açığı” yaratarak sonuç aldırma prensibi üzerine kurulu. Günlük yaktığınızdan daha az kalori alın ve BUMMM! Gitsin yağlar! Şimdi burada 2 temel hata var.

Birincisi, bu hesaplamaları “her kalorinin aynı olduğu” matematiği üzerine kuruyorlar, ki bu külliyen yanlış! HER KALORİ EŞİT DEĞİL! Bir kutu koladan aldığınız 150 kalori ile, bir avuç çiğ kuruyemişten aldığınız 150 kalorinin vücudunuza aynı etkiyi yapacağını beklemeyin. Zaten tüm dünyadaki yiyecek endüstrisini elinde tutan kartelin (gerçekten de toplamda 10 adet firma, marketten evinize sokabileceğiniz ürünlerin %90’ından fazlasını üreten – isimlerini burada saymayalım) istediği de tam olarak bu. İşi kalori hesabına dayayıp, topu size ve “iradenize” atmak. Kalorisini başka bir yerden kısarım ya da fazladan egzersiz ile atarım deyip, size o kolayı içirmek! (Ki, kötü beslenmeyi fazladan egzersiz ile tolere etmek, fiziken mümkün de değil). Yoksa hiç merak etmeyin, şayet aleyhlerine bir uygulama olsa idi, bugün Besin Öğeleri etiketlerine kalori değerlerini pekala yazmazlardı, dünyanın en güçlü, seçimlere yön veren (yiyecek-içecek) lobisinden bahsediyoruz. Ama hemen her üründe o “kalori” değerleri özellikle orada (doğrulukları da tartışılır!), topu size ve taca atmak için…

Gelelim, diyetlerin “kalori açığı” modelinin ikinci hatasına. Günlük yaktığınızdan daha az kalori alıyorsunuz ve bu şekilde istediğiniz kiloya gelip orada kalıyorsunuz, öyle mi? Tabii vücudunuz da bu arada armut topluyor! Hayır! Şu noktayı kesin olarak bilmelisiniz ki, vücudunuzun BİR NUMARALI görevi “hayatta kalmak”, sizin hesap makinesi ile yaptığınız kalori hesabının matematiğini tutturmak değil. Siz moda diyetlerle, vücudunuzu aç bırakıp kalori açığı yaratmaya çalıştıkça, onun da metabolizmanızı yavaşlatma kozunu dahi kullanarak bu (denediğiniz muhtemelen sağlıksız) süreci baltalamasına da hazır olun! Tekrar altını çizelim, vücudunuzu ve midenizi aç bırakarak, kalıcı kilo vermeniz (& yağ yakmanız) mümkün değil! Vücudunuzun DNA’sında “doymak” ve “hayatta kalmak” var; eğer diyetteki günleri saydığınız ve fazlasıyla kırılgan olmaya müsait bir “irade” ile bu evrimsel süreci yeneceğinizi düşünüyorsanız, siz bol şans! Mümkün olsaydı, muhtemelen bu sayfada bu yazıyı okuyor olmazdınız, ve başta dediğimiz gibi piyasada sayısız işe yaramamaya programlı “diyetler” yer almazdı.

Buraya kadar bayağı karamsar bir tablo çizdik değil mi?… Peki bu işin çözümü yok mu?

Elbette var…

1 Yorum

  1. Üşenmedim yazıyı baştan sona okudum. Her kelimesine katılıyorum. Sanırım milyon dolarlık soru: Peki çözüm ne hocam?

    Cevapla

Yorum Paylaşınız