Kategori Arşivleri: Diğer

Steroid Önce & Sonra’ları… Devam…

Bir önceki yazıda, steroid kullanımının nasıl müsabık vücut geliştirme camiasının karanlık yüzü olduğundan, çarıcı örnekleri ile bahsetmiştik. Hatta Arnold Schwarzenegger gibi, Eyalet Başkanlığı gibi büyük resmi bir göreve kadar yükselmiş birinin bile, inkar edemeyeceği kadar abes olduğundan söz ettik, steroid kullanımının. Oysa ki şimdilerde durum, Arnold dönemini mumla aratacak kadar vahim durumda! Sadece tek bir çatı altında Steroid değil, İnsülin ve HGH (Human Growth Hormone – Büyüme Hormonu) gibi “performans arttırıcıların” günümüzde sadece müsabık değil, bu spora yeni başlayan gençler tarafından bile bilinçsizce kullanılmasının ne gibi hem fizyolojik hem de psikolojik sorunlara sebep olduğu biliniyor. Daha ayrıntılı bilgi ve “korkutucu” görseller için, daha önce yayınladığımız “Hamile Bodybuilder’cılar” ve “Palumboism Nedir?” yazılarımızı incelemenizi tavsiye ederiz. Ama şimdi, yarım bıraktığımız listemize kaldığımız yerden devam ederek “Steroid De-Formasyonu Önce & Sonrası” Top 10’umuzu tamamlıyoruz! 6) Bob Paris Soldaki fotoğrafta göreceğiniz Bob Paris, zamanının Mr. Olympia finalisti… “Mükemmel vücut...

Devamını Oku

Steroid Önce & Sonra’ları… Ne Anladık Bu İşten?!

Vücut geliştirme sporunun karanlık yüzü: Steroid! Bu arada konuya girmeden hemen önce hatırlatalım; P90X programında (ya da Insanity, Hybrid… genel olarak Home Fitness kültüründe) Steroid’in “S”sinin dahi adı geçmez, birlikte anılmaz, bağdaşmaz!… Ama bu yazıda, vücut geliştirme sporunun karanlık yüzü Steroid’lere ve bırakıldıktan sonraki etkilerine bakacağız. Sonuç olarak vücut geliştirme sporunun gelmiş geçmiş en tanınmış yüzü kabul edebileceğimiz Arnold Schwarzenegger’in dahi açık bir şekilde itiraf ettiği bir gerçektir, müsabık seviyede yasadışı steroidlerin kullanımı. Ve özellikle de Steroid kullanımının sona erdirilmesinden sonraki oldukça trajik tabloya, örnekleri ile tek tek bakacağız. Hazırsanız başlıyoruz. İşte örnekleriyle Steroid Öncesi & Sonrası De-Transformasyonları… 1) Mustafa Mohammad İnanılmaz derecede iyi bir genetiğe sahip olan, Ürdün doğumlu Mustafa Mohammad’ın belki Mr. Olympia’yı kazanacak seviyede ünlü olmamasının tek sebebi, Jay Cutler ve Ronnie Coleman dönemine denk gelmiş olması olarak gösterilir! Yine, döneminde Mr. Olympia ilk 10 finalisti arasına girmiş olduğunu hatırlatalım, ki bu sporda...

Devamını Oku

Salonda Dikkat Edilmesi Gereken Görgü Kuralları!

Biliyorsunuz P90X bir “Ev Fitness” programı ve biz de genel olarak evde fitness’a teşvik eden bir web platformuyuz (en büyük! :) Ama bir de şöyle bir durum var. Spor salonları ve müdavimleri, P90X’in çok daha kısa sürede aldırdığı inanılmaz sonuçlardan mütevellit, P90X’e çok da sıcak bakmazlar ya da inanmak istemezler (“Hayır, gerçek olamaz bu gördüklerim, biz yıllardır boşuna mı uğraşıyoruz?!…” hesaaaabı :-) Oysa bunun tam tersi olarak bizler “spor salonlarına” karşı değiliz! Sizi miskin miskin kanepede elde kumanda pinekletmek yerine, yerinizden kaldırıp egzersiz yaptıracak her türlü unsurun, bilakis destekçisiyiz! O zaman eğer tercihiniz spor salonlarıysa, salonlarda uyulması gereken bazı kuralları sıralamak istedik. Bu kuralların çoğunun, kendi evinizin konforunda vücudunuzu şekle sokacağınız ev fitness programlarında olmadığını hatırlatmaya gerek yok :-) Spor Salonu Görgü Kuralları! 1) Aldığını Yerine Koymak Eğer makine/alet değil de serbest ağırlıkları kullanıyorsanız (dambıl & bar gibi), bir numaralı kural, aldığınız ağırlıkları işiniz bittiği...

Devamını Oku

Human Flag’de Son Nokta!

Yandaki fotoğrafta Photoshop yok! Ya da barfiks barına asılı dururkenki foto yan çevrilmemiş (öyle yaparsanız da aynı buna benzer bir efekt verecektir ama işin esprisi zaten orada). Gördüğünüz hareketin adı “Human Flag”… Human Flag hareketi, kollar ile bara tutunarak, vücut tamamen yere paralel, insanoğlunun adeta canlı bir bayrağa benzemesinden alıyor ismini. Sanırız söylemeye gerek bile yok ki, inanılmaz bir üst vücut gücü gerektiriyor. Korkmayın, P90X’te Human Flag hareketi yok :-) Biz P90X’çiler genellikle programdaki yine en zorlu hareketlerden biri sayılan “Crane – Kepçe” hareketi ile arkadaşlarımıza hava atmayı severiz. Ama dünkü yazıda “yeni yıl hedefleri”nden bahsetmiştik… Üst vücudu öylesine güçlendirip, arkadaşlara artık Human Flag ile hava atmaya başlamak, yeni yıl hedeflerinden biri olabilir mesela. Bu arada, yine Human Flag ve türevleri ile ilgili araştırma yaparken, internette aşağıdaki videoya denk geldik. Yazının başlığı da ismini buradan alıyor. Human Flag’de son nokta! Bunu söylemekte haksız sayılmayız sanırım. Hemen,...

Devamını Oku

“Türk Baklavası” Uğruna…

İngiltere’de yaşayan 31 yaşındaki Lee Coupland’ın, çok istediği karın kaslarına sahip olmak için 2500 kilometre yol kat edip, kendini İstanbul’da bir doktora emanet ederek ameliyat masasına yatması haber oldu! Neresinden başlasak… :-) Aslında baktığınızda bu arkadaşın durumu kötü de sayılmaz. Dünya standartlarında kalbur üstü sayılabilecek bir fizik, dövmeler falan şekil… Yanlış anlamayın, 6-pack’lerle obsesif olmak da kötü bir şey değil. Ama onları edinmek için, kuyruğu biraz kıstırıp egzersiz yapmak yerine, göbeğindeki yağları kas şeklini andıracak şekilde traşlatacak bir ameliyata soyunmak… Delilik! Merak edenler için, yapılan bu ameliyatın adı “Abdominal Etching”, yani Karın Kası Oyma Baskısı! Dediklerine göre çok şişman olanlarda işer yaramıyor, zaten az biraz fit olmanız gerekiyor. Var olan karın yağlarınızın arası şekilli bir şekilde alınarak, geri kalanlara 6-pack süsü veriliyor. Durum özetle bu. Bu ingiliz arkadaş, İstanbul’daki bu operasyon için 3,500 Pound ödemiş, bizim paramızla 15,000 TL. Tabii içinizden soruyor olabilirsiniz siz de, “Allah...

Devamını Oku

Maksimum Sonuçlar İçin… İpucu: 1

P90X, Insanity ya da Hybrid (P90X + Insanity Karışımı!)… Hangi programı yapıyor olursanız olun, tahmin edelim, istediğiniz tek bir şey var: Sonuç almak! İyi haberi hemen baştan verelim… Sonuç alacaksınız! Almama gibi bir ihtimaliniz yok. Ama… insanoğlu doğası gereği, emek harcadığı işte “maksimum” sonucu almayı isteyecektir; siz de bunu istiyorsunuz. Her gün bize gelen yüzlerce mailde “Program bir şahane, kendimi hiç olmadığı kadar iyi hissediyorum. Ama “şuna şuna…” dikkat etsem eminim sonuçlar daha da iyi olacak…” tarzında cümleler duyuyoruz. İşte bu yazı dizisinde o “şuna şuna…”lara değineceğiz ve emek verdiğiniz bu serüvende, nerelere daha dikkat ederek sonuçlarınızı çok daha ileri taşıyabileceğinizi, maksimize edeceğinizi anlatacağız. O zaman ilki ile başlayalım… 1) Öğünlerin Kralı Kahvaltı! Bu sözü duymuşsunuzdur, ama bilin ki içi boş bir söz değil ve kesinlikle doğru. Kusura bakmayın ama, istediğiniz kadar egzersizlerde kendinizi parçalayın, eğer sabahları işe/okula giderken bir poğaça vs ile kahvaltınızı geçiştiriyorsanız,...

Devamını Oku

Synthol Şampiyonu (Hayat Yüzkarası!)

Uzun süredir bir “Synthol” dosyası açmayı planlıyorduk… Daha önce hiç duymamışlar için; nedir bu Synthol? Hani vücut geliştirmeciler için “Abi, onlar ilaçla şişiriyorlarmış!” geyiği vardır ya, normalde %99 oranında aslı olmayan, emeğe saygısızlık yapılan… Ama işte bu “Synthol”, o düşüncenin doğru bir ham maddesi! Teknik olarak Synthol bir yağ. Asıl bilmeniz gereken, eline iki dambıl alıp da çalışmayacak kadar tembel ve sefil olanların, vücuduna bu yağı enjekte ederek “sahte” kas çıkarma obsesyonu! İnternete “Synthol Freak” ya da “Synthol Yaratıkları” yazdığınızda karşınıza binlerce (iğrenç) sonuç çıkacaktır. Özellikle Latin Amerika ergenleri arasında pek bir yaygındır. Ama sadece amatör ergenler arasında değil, işine gelen profesyonel vücut geliştirmecilerin bile kullandığı, hatta sahnede kaslarını sıkarken patlatıp yağlarını (synthollerini) akıtarak utanç içerisinde sahneyi terketmek zorunda kaldıkları videoları bile bulabilirsiniz Youtube’da (Siz çok aramayın diye bu yazının sonuna ekledik!). İşte sizin için internette Synthol yüzkaralarını ararken, sanırım şampiyonumuzu bulduk! İsmi Peter Heisinger...

Devamını Oku

Müzik İle Kuralları Değiştir!

Tamam, kendini “bişey” zanneden kime sorsanız “Şekerim, ben asla televizyon izlemem, sadece belgesel izlerim!” deyip de, maşallah TV’deki tüm 3 saatlik dizileri bilenlere inat, gerçekten (ama gerçekten) tam bir belgesel / dokümanter manyağı olan bendeniz, en son izlediğim 2014 yapımı “Alive Inside – İçinde Canlı” belgeselinden hayli etkilendim… Belgesel film, kendini müziğin inanılmaz etkilerine adamış bir bilim adamının, ABD’deki pek çok huzur evini dolaşıp, en hayata küsmüş, en yaşlı, artık neredeyse hiçbir şeye tepki vermeyen en ileri derece Alzheimer hastalarının bile, bir kulaklık ve sevdikleri bir müzik ile, nasıl hayata döndürebildiğini anlatıyor. Hemen internete gidip filmi aramadan önce hatırlatayım. Recep İvedik’i bulabileceğiniz gibi her yerde bulamayacağınız bir sanat filmi! Ve gördüğüm kadarıyla Türkçe’si ya da Türkçe altyazısı da henüz yok. Zaten var mı diye Turkcealtyazi.org’a girdiğimde filmin bütçesinin $600,000 gişe hasılatının $7,200 olduğu bilgisi yazılmış! Böyle birşey mümkün mü? Ama dedim ya sanat filmi! Gerçi...

Devamını Oku

Amy Winehouse ve Bulimiya…

Amy Winehouse… Doğum yılı 1983… Ölüm yılı 2011… Yani; Jimi Hendrix, Jim Morrison, Kurt Cobain ve daha nice starlar gibi, tam da 27 yaşındayken aramızdan ayrılan, bazılarının “27’ler Kulübü” ismini taktığı talihsiz kulübün en yeni ve belki de en yürek burkan üyelerinden… Tanırsınız tanımazsınız, seversiniz sevmezsiniz, yaşamış olduğu hayat stilini tasvip edersiniz etmezsiniz bilinmez ama… tartışılmayacak tek bir şey var ise, o da Amy Winehouse’un “sesi”dir herhalde. Çağının çok ilerisinde (belki de çok gerisinde!) ama her halükarda, farklı, alışılmıştan ayrılan, öne çıkan ve kesinlikle tadına doyamadan aramızdan ayrılan… 2011’deki trajik ölümünün ardından Amy Winehouse, 2015 yapımı, usta Asif Kapadia yönetmenliğinde çekilen biyografi/belgesel ile bugünlerde yine çok gündemde. Hadi oyunbozanlık yapalım ve filmin/belgeselin sonunu söyleyelim… Evet sonunda, baş kahraman Amy ölüyor! Orada bir sürpriz yok. Ama imkanınız varsa gidin ve bu filmi seyredin. Damarlarınızda hala dolaşan kan ve his duygusu varsa, finalinde muhtemelen sizin de gözlerinizden...

Devamını Oku

Sağlam Kafa Sağlam Vücutta Bulunur

Bugün 10 Kasım 2015, ulu önder Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 77. yılı… Bugün onu pek çok faklı yönden anmak mümkün… Ama biz özellikle dönemin koşullarında diğerlerinden ayrılan bir yönünü ele alacağız. Bu günümüzün konforlu koşullarında bile devlet büyüklerinin spor yaparkenki karelerini görmek pek mümkün değilken, Atatürk’ün o dönemin çetrefilli koşullarında bile “spora – sporcuya” ne kadar önem verdiğini, pek çok anektodda bulabilmek mümkün. 20 Haziran 1938 tarihli kanunla, 19 Mayıs’un “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kabul edilmesi belki de bunun en güzel örneklerinden; yoksa dünyada “Spor Bayramı” olan çok da fazla ülke yok. Bu sefer ne mutlu bize… Aşağıdaki tek kare fotoğraftaki Atatürk ve yine saygıdeğer olduğunu tahmin ettiğimiz iki dostunun göbekleriyle olan farkından, “sağlam kafa sağlam vücutta bulunur”un, sadece sözde kalmadığını da görebilmekteyiz. O dönemde Photoshop’un olmadığını da hatırlatalım dostlar… Son olarak, Atatürk’ün spor ve sporcuyla ilgili çokça bilinen bir sözünün, o kadar çokça...

Devamını Oku

100 Yıl Önce Spor Anlayışı Nasıldı?

Biliyorsunuz, çağımız teknoloji çağı. Günümüzde ilim, bilim ve teknoloji çok ilerledi. Şimdi DVD’yi oynatıcıya takıyorsunuz ve dünyanın en iyi koçları salonunuza konuk oluyor ve sizi birebir çalıştırıyor adeta. Ya da telefonunuz, kaç kilometre koştuğunuzu, nabzınızı, yaktığınız kaloriyi hesaplayıp rapor veriyor size… Ama bu hâl hep böyle değildi elbette. Spor ve egzersiz bundan 1000 yıl öncesinde de vardı, belki de insanlık tarihi ile yaşıt. Hadi biz o kadar geriye gitmeyelim ama bundan yaklaşık 100 yıl öncesinde egzersiz anlayışı nasıldı hiç merak ettiniz mi? Bu yazı sizler için… Pasif Jimnastik… 1930’dan kalma bu videoya baktığımızda, o dönemki modanın daha çok “Pasif Jimnastik” olduğunu görüyoruz. Pasif jimnastikte, adından da anlaşılabileceği gibi, daha çok “siz” değil de, sizin dışınızda “şeyler” sizin üzerinizde oynuyor! Aslında bu akım günümüzde bile hala karşımıza çıkar. Günümüzde güzellik salonlarında “pasif jimnastik” diye arattığınızda hala binlerce sonuç alabilirsiniz Google’da (biz 59,700 sonuç aldık). Beli incelttiği...

Devamını Oku

O Yapabiliyorsa… (Donnarumma Örneği)

Sitenin yakından takipçileri bilir. Bir aralar uzun soluklu bir “O Yapabiliyorsa, Sen de Yapabilirsin” yazı dizimiz vardı. Hatta paylaşılanların derlenmiş toplanmış haline buradan ulaşabilirsiniz. Şimdi, direkt Ev Fitness’i – Vücut Transformasyonu vs. ile ilgili olmasa da, dönüp dolaşıp konuyu yine P90X’e başlayacağım, hazır olun! (Zaten herşeyi bir şekilde P90X’e bağlamakta üstüme yoktur :-) Efendim… bana hergün aynı soruyu soran gençler var… “Hocam, henüz 16 yaşındayım, bu program bana uygun mu, P90X yapabilir miyim?” Ben de kararımı verdim, bundan sonra bu soruya diyeceğim ki: “Henüz 16 mı? Elin oğlu 16 yaşında Milan’ın 1. kalecisi oluyor, sen neden bahsediyorsun?!” Evet, ben Donnarumma’dan bahsediyorum; tam adıyla Gianluigi Donnarumma… (İlk okuduğunuzda Dondurma diye okuyasınız geliyorsa, yalnız değilsiniz!). Kendisi 1999 doğumlu. Bu yazının kaleme alındığı tarihte 16 yaşında. Özelliği ne? Dünyanın en büyük ve köklü futbol kulüplerinden kabul edilen Milan’ın, kalesini 16 yaşındaki ona teslim etmesi. Üstelik, muhtemelen babası yaşında olan...

Devamını Oku

Pazartesi Başlayacaklara Tavsiyeler…

Yaz tatilinin, bayram-seyranın, hatta şimdi seçim heyecanın da sona ermesiyle, P90X ile vücut transformasyonlarına yeni başlayacak olanlar rekor seviyede… Ve tabii ki, genellikle yeni bir şeylere başlayacak olanların olmazsa olmazı, Pazartesi’ler… İşte bu Pazartesi, P90X’e yeni başlayacaklar için, sizi mutlak başarıya ulaştıracak, motivasyonunuzu bu süre boyunca zirvede tutacak, doğruyu-yanlışı göstererek yol gösterecek, bir paragraf hazırladık. Sadece bu bir paragrafı okumak ve özümsemek, sizi bir adım ödeye taşıyacaktır. İşte bu yolculukta size yol gösterecek sihirli paragraf… “Öncelikle P90X nedir, onu bildiğinizden ve hangi yola baş koyduğunuzdan emin olun. Hala aklınızda soru işareti var ise, siz sorun Aykut Hoca yanıtlasın; orada 2500’ten fazla soru-cevap bulacaksınız… Önce üzerinizdeki “atalet” ve miskinlik durumunu atın. P90X ile bir gün nasıl geçer inceleyebilir, kendi beslenmenizi düzene sokmak adına bir gün boyunca ne tükettiğinizi bizimle paylaşabilirsiniz de… Motivasyona ihtiyacınız olduğunda, değişim öykülerini inceleyin; özellikle de yerli olanları… Bir Ayhan‘ı, İbrahim‘i, Pınar‘ı, Uğur‘u, Muhammed‘i, Okay‘ı, Ramadan‘ı, İçten‘i, Umut‘u,...

Devamını Oku

Önce Oy… Sonra Spoy…

Bugün 1 Kasım 2015… Türkiye erken genel seçim günü… Bizler de Türkiye’nin en büyük Ev Fitness platformu olarak tüm takipçilerimize, sandık başlarına gidip oy kullanmanın, vatandaş olmanın en büyük demokratik haklarından biri olduğu hatırlatmak istedik. Hangi partiye gönül veriyorsanız, gidin ve oyunuzu kullanın. Bu hatırlatmadan sonra, gelelim konumuza :-) Spora, sağlıklı beslenmene… nedense genellikle ayın 1’lerinde başlamak adettir! O zaman diyelim ki, bu 1 Kasım herkes için yeni bir başlangıç olsun. Hem demokratik bir seçim ile ülkemiz, hem de yeni bir başlangıç ile bireysel olarak sizler için. Neden olmasın? Gidin önce oyunuzu verin, ardından da P90X’e başlayın! Oy kullanmak nasıl bir anlamda geleceğinize yapacağınız bir yatırımsa, P90X de kendinize yapacağınız en büyük yatırımlardan. Unutmayın, bizim her zaman hatırlattığımız gibi, “Günde ortalama 1 saat, tüm gününüzün sadece %4’ü!”… Ve bu %4’ü kendinize vermek, hayatınızda kendinize ve geleceğinize vereceğiniz en büyük hediye olacaktır. Sadece kendinize de değil,...

Devamını Oku

Hastalık Havası Alarmı!

El Nino – Mel Nino… Söylentilere göre bu kış geç gelecekmiş ama “tam” gelecekmiş! Zaten şu içinde bulunduğumuz mevsim geçişinde bile hastalık adeta kol geziyor her yerde. Sizinle, aşırı motive olduğunuz P90X’inizin arasına girecek en sinsi düşmandır, hastalık… İşte bu yüzden bu sinsi havalarda hasta olup, egzersiz hayatınızın sekteye uğramaması adına bazı pratik bilgiler paylaşacağız. Buna rağmen yine de hasta olursanız :-( derecesine göre sporunuza devam edip edemeyeceğinizi de değineceğiz. Ama önce, bu kritik dönemde hasta olmamak için pratik öneriler: – Atalarımız “uyuyanın üzerine kar yağar” demiş! Soğuk algınlığının en çok kapıldığı saatler de gece saatleridir. Bu yüzden, vücudun hareketsiz kalacağı gece saatlerinde üzerinizde ne olduğuna daha dikkat edebilirsiniz. Sibirya’da çocuklar doğar doğmaz buzlu suya atılırmış; siz Rus değilseniz soğuk havalarda üzerinizin ince kalmadığına emin olun. – Kimseye “anti-sosyal” olun ya da cam fanusta yaşayın demiyoruz ama… bu dönemde habire hapşuran bir arkadaşınızla çok da...

Devamını Oku