Fark Yaratacak İpuçları – 2

P90X Programınızdan maksimum verim ve sonuçları almak için verdiğimi ipuçarı serisine devam ediyoruz…

6) Uyku ve Dinlenme.

Daha önce pek çok yazıda ve “10 Kanun” dizisinde de önemine değindiğimiz gibi, uyku ve dinlenme faktörü, bazen göz ardı edilen ama programda maksimum başarıya ulaşmanın kilit parçalarındandır. P90X zaten, DVD’lerdeki ısınma ve soğuma periyotları, her gün farklı bir kas grubunun çalıştırıldığı program takvimi ve haftada 1 günü dinlenmeye (ya da X-Stretch) ayırması ile mükemmel dizayn edilmiş bir programdır. Ama kimilerinin yaptığı gibi “daha fazla egzersiz = daha iyi sonuçlar” zannettiğinizde, sonu ya yarım bırakmak ya da sakatlanmak olacaktır. Bu yüzden maksimum sonuçlar için, size verilen program takvimine uymanız yeterlidir.

Tabii uyku faktörü de dinlenmenin en önemli parçasıdır. Tıpkı egzersizler gibi, burada kastettiğimiz “daha fazla uyku = daha iyi sonuçlar” demek değil tabii ki. Ona da miskinlik diyoruz. Yetişkinler için 7-8 saatten fazlası zaten gerekmeyecektir. Ama uykunuzu ne kadar “kaliteli” kılarsanız, hem uykunuzdan hem de programınızdan alacağınız verim gözle görülür biçimde artacaktır.

7) Diyetten diyete koşmayın!

Her gün piyasaya ya da ekranlara çıkan yeni moda diyetlerin birincil asıl amacı sizi en sonunda ideal fiziğinize kavuşturmak değil. Böyle olsa idi, herkes sonunda nihai çözümü bulmuş olurdu ve düzenli olarak karşınıza yeni adlarla yeni diyetler çıkmazdı. Öncelikle, bu diyetlerin sorunu, sadece bir “kalori açığı” yaratarak sonuca ulaşmaya çalışması ve beraberinde fiziksel aktivitenin önemini de çoğu zaman yadsımasıdır.

Unutmayın, herkes P90X gibi dürüstçe “tamam bu program ile %100 başarıya ulaşacaksınız ama her bir gözeneğinizden ter akıtarak da bunun bedelini ödeyeceksiniz” demez. Onun yerine “yiyerek zayıfla, uykunda zayıfla, düşünce gücü ile zayıfla, kavun-karpuz ile zayıfla” gibi sloganları daha dikkat çekici bulurlar.

Bizim tavsiyemiz ise “diyet” kelimesinden uzaklaşarak “sağlıklı beslenmeye” başlamanız. Bu alışkanlığı er ya da geç edindiğinizde alacağınız sonuçlar geçici değil, kalıcı olacaktır.

8) Yaşadığınız alan ile yemek yeme alanınızı mutlaka birbirinden ayırın. 

Günümüz metropolitan yaşantısının bize kazandırdığı (kaybettirdiği mi demeliyiz!) en kötü alışkanlıklardan biridir; yemeğinizi alıp TV’nin karşısında yemek. Ya da evden yeterince erken çıkmayıp, kahvaltıyı (sözümona kahvaltıyı) arabada ya da iş yerinde yapmak… Yapılan araştırmalar, bu alışkanlığın kesinlikle farkına varmadan daha fazla kalori tüketmeye yol açtığı konusunda birleşiyor.

Mutfağınızdaki yemek masanız, mümkün olduğunca tek yemek yeme mekanınız olsun. Böylece zamanla, gecenin bir yarısı uzanmış TV’de Okan Bayülgen izlerken, canınız illa atıştırmalık birşey istemeyecektir.

9) Her öğün öncesi bir bardak su için. 

Çok basit bir ipucu gibi görünmekle birlikte, her öğünden önce bir bardak su içmek, hem günlük su ihtiyacınızı karşılamanıza yardımcı olurken, aynı zamanda midenizin bir bölümünü de işgal ederek gereğinden fazla yemenize engel olacaktır.

10) Gözünüz midenizden büyük olmasın!

Yani, birinci iş olarak, tabağınızı tıka basa doldurmaktan vaz geçerek başlayın. Bize küçükken “tabağında yemek bırakma” diye öğütlendi ve aslında çok da doğru. Tamam, tabağınızda yemek bırakmayın ama bunun için, tabağınızı da mümkün olduğunda az doldurun. Tıpkı uyku için de söylediğimiz gibi, yemeklerde de nicelikten (miktardan) daha önemlisi niteliktir. Tabağınızı, yemekten keyif aldığınız yiyeceklerle, sadece yeteri kadar doldurun. Ve de içinde ne kullanıldığı belirsiz “açık büfe”lerden de kesinlikle uzak durun.

7 Yorum

  1. Orhan

    “Diyet” fikrinden uzaklaşıp “Sağlıklı Beslenme” fikrine kendimizi alıştırmak daha iyi olacaktır sanırım.Çünkü benimde geçmişte yaptığım gibi diyet yapacağım diye yemeden içmeden kaçınıp çoğu zaman aç gezinmek pek doğru değil.Bunun yerine mideyi sürekli dolu tutmak ama sağlıklı besinlerle dolu tutmak gereklidir diye düşünüyorum.Mesela ayçiçek yağıyla sulu yapmak yerine zeytinyağıyla yapmak,ekmekten tamamen kopmak yerine tam tahıllı ekmek yemek hem karbonhidrat ihtiyacını hemde açlık hissini kapatır ya da şekerli besin yemeyi kesmek yerine reçelden,baldan ve ya pekmezden günlük 1 çay kaşığı almak insana yetiyor böylece tatlı krizine girmeyi biraz önlersiniz.Sağlıklı beslenme konusunda usta olmasam da kulaktan dolma bilgilerim bu yönde :-)

    Cevapla
    • Kulaktan doğma bilgilerin oldukça doğru Orhan :-)

      Cevapla
      • Orhan

        Teşekkürler hocam okuyanlar dikkate alır umarım :-)

        Cevapla
  2. Çok güzel bir yazı hocam :) uyku problemim var ve programa bir başlayıp bırakıyorum süreklilik yok bi isteksizlik var içimde sınavlara hazırlanıorm en kısa zamanda başlıcam .

    Cevapla
  3. maLibu

    hocam yazı çok güzel bilgilerle dolu çok teşekkürler o değil de resimdeki kadının poza ve fiziğe bayıldımmmm :D inşallah ben de böyle olacağım

    Cevapla
    • Biz de onu aynen motive etmesi için düşünmüştük :-) Neden olmasın, fazlasıyla mümkün.

      Cevapla
  4. Pınar BAYTAR

    alkışlarrrr :D

    Cevapla

Yorum PaylaşınızOrhan için bir cevap yazın