Başlamak Bırakmanın Yarısıdır!

“Başlamak bitirmenin yarısıdır” derler esasında. Oldum olası hiç hazzetmedim bu sözden. Dünyanın en samimiyetsiz motivasyon cümlesidir. Kimi zaman da alay etmek için kullanır bazıları. Başlamak; çoğu kez heves etmekten, meraktan, ayak uydurmaktan ibarettir. Geçmişi şöyle bir hatırlarsanız eğer, yogaların, pilateslerin televizyon ekranlarında, sabah kuşaklarında boy gösterdiği zamanlar vardı. En az 10 kişi tanıyorum, sabah çok afedersiniz camış gibi beslenip, şekerli türk kahvesini de yuvarladıktan sonra, televizyonun karşısında çamurda debelenen su aygırı gibi enstantaneler veren…

Sonrasında medeni memleketlerde çok çok uzun yıllardır var olan ama bizde yeni yeni yaygınlaşan spor parklarında, ne yaptığını bilmeden, hiç bir fikri olmadan, sağlıklarını tehlikeye atarak pedal çeviren, hoplayan zıplayan teyzeler peydah oldu. Aslında maksat spor falan değildi. “Falanca gidiyor, biz de gidelim. Patlayana kadar yiyelim, eşofmanları çekelim, spora gidelim, bedenimize zulüm edelim…” Mantık bu olmasa da yaptıkları tek şey buydu. Spor yaparken Mualla Hanımın yeni aldığı halının rengini tartışmalar, alt komşunun perdelerinin ne kadar kirli olduğunu çekiştirmeler, akşam üstü 5 çayında ne yesek muhabbetleri…

Tüm bunları niye yazdım? Hepsi de sadece iş olsun diye yapılan, amaç gütmeyen, işsizlikten, sıkıntıdan, laf ola beri gele mantığıyla girişilen işler de o yüzden. Hepsinin sonu ya ortopedi kliniği oldu ya da yaktıkları üç beş kaloriyi eve geldikten sonra misliyle telafi etme alışkanlıkları yüzünden ters tepen bir maceradan ibaret kaldı.

Bir işe başlamak çok kolay, bırakmak ondan daha kolaydır. Hele konu P90X olunca.

İnternetteki değişim videolarını izleyip gaza gelmeyen var mı? Süper bir motivasyon kaynağı oldu hepimiz için. “Onlar yapabiliyorsa, sen de yapabilirsin”… Yapamazsın arkadaşım :)  En azından ilk başta. İşte o “ilk başlar” mevzusu, P90X’i bırakıvermenin en iyi yolu. Başlamak bırakmanın yarısı haline geliveriyor. Şimdi ben henüz 5 günlük bir P90X’çi biri olarak burada ahkam kesiyormuşum gibi olacak biraz. Üstadlar af buyursunlar ama, bu yanlış motivasyonu en iyi fark edebilecek olanlar da yine yeni başlayanlar aslında.

33 yaşındayım.

120,2 kilo ile başladım.

5 gün sonra yani bu sabah tartıldığımda tartı 117,4 kg’yi gösteriyordu. Yaklaşık 3 kilo gitmiş ve sıvı kaybı olduğunu sanmıyorum. Beslenme hususunda çok katı kurallar koydum ve inatla sürdürüyorum. Günde 1.5 litre su içen biriyken şu an 4 litreyi buluyorum. Neyse konu bu değil.

Konu, başlamanın bırakmak için bir vesile olmasının önüne nasıl geçebileceğimiz. Yani motivasyonu yitirmeden, üstüne motivasyon eklemek. Ancak bu motive olma işini abartınca, olay yine, “sırf bırakabilmek için başladım” gibi bir hisse dönüşüyor.

Doğru motivasyon nedir peki?

Videolardaki adamlara bakıp, onlar yaptıysa ben de yaparım demek motivasyonun kralı. Ama en büyük düşmanı da. İlk başarısızlıkta, ya da zorlanmada ben bunu yapamayacağım deyip, Tony amcaya veda etmek çok kolay. İlk gün 5 kez eşiğinden döndüm. Ama kaybedecek bir şeyim olmadığı için yapmadım. Yoga’yı es geçmem dışında :)

Motivasyonunuz ters motivasyona dönüşmesin. Örnek vermek gerekirse, takım sporlarında çok sık görülen bir olaydır bu. Çok önemli bir maç için belki günlerce, haftalarca hazırlık yapılır, motivasyon üstüne motivasyon katılır, herkes emin olur zaferden, görünüşte her şey tamamdır ama, maç başladığında stres başlar. Dakikalar geçtikçe daha da artan stres motivasyonu olumsuz yönde etkileyip, disiplinden kopmaya neden olur ve nihayetinde ” hüsran” yaşanır. Pek çok örneği mevcuttur.

Siz de motivasyonunuzu ulaşılabilir şeyler üzerine kurun. Tony Amca ve çetesi o vücutları 90 günde yapmadı. Aylarca, belki yıllarca çalışmış olmanın ürünü. Senin 90 günde yapabileceğin şeylerin sınırı belli. İnsan denen şeyin bir anatomisi var ve legolardan kurulu değil bu düzen maalesef. Beğenmediğin bir parçayı çıkarıp yerine başka bir tanesini yerleştirmek mümkün değil. Vücut bir bütün ve beyin denen ilkel bir yönetici tarafından yönetiliyor. Sen zayıflamak için çabaladıkça o, aman yağlarımız azalmasın, ağzımızın tadı kaçmasın mantığıyla senin çabalarını sabote etmeye çalışır. O yüzden sihirli bir değnek yoksa elinizde, hayallerinizde ve hedeflerinizde makul olun.

İki kuralı sürekli tekrarlayın:

1- Kalite tekrardan daha önemlidir.

Tony Amca 20 yapıyorsa sen 5 tane yap. Komşun Mercedes’e biniyor diye sen borçlanıp Mercedes almaya kalkma, gerekiyorsa Tofaş’a bin. Bu esnada biriktirip bir zaman sonra hemen Mercedes olmasa da VW’ye binecek duruma gelirsin belki. Ama o Mercedes’i aklından çıkar. Gerçekçi bir hedef değil :) (örneğe bakar mısınız?)

2- Kahraman olmaya çalışmayın.

Şurada biz bizeyiz. Ekran karşısına geçtiğinizde canlı yayında falan değilsiniz. Bu bir sınav da değil. Bir heyet önünde beden eğitimi sınavına tabi tutulmuyorsunuz. Kimseye kendinizi ispatlamaya çalışmayın. Hatta kendinizi, kendinize bile ispatlamaya çalışmayın. Çok afedersiniz af buyrun “sidik yarışına” girmeyin. Bacağınızı 45 derece açabiliyorsanız 46 derece açmak için kendinize zulüm etmeyin. Bu program 90 günlük unutmayın. Gelecek hafta o zorlayıp kendinizi sakatlama riskine girdiğiniz hareketi yaparken 46 derece değil belki 60 dereceyi yapabildiğinizi göreceksiniz. Yani sloganınız  “adım hıdır, elimden gelen budur olsun”. Elinizden geleni ardınıza da koymayın.

P90X’in 90 gün olduğunu unutmayın. Yani ilk gün sonunda, “nerde benim baklavalarım?” moduna girmeyin :) Belki 90 günde bile çıkmayacak o baklavalar. Baklava bulamıyorsanız, tulumba tatlısı çıkarın :)

Şahsen ilk gün sonunda “canın cehenneme dostum” dedim, bıraktım. Evet bıraktım. Antrenman bittikten sonra ben bunu bi daha yapmam dedim. Sonra 90 aklıma geldi. Tony Amca, performansını beğendim, al sana Arnold vücudu deyip bizi değiştirmeyecekti. 90 gün sonunda, emeğimizin karşılığı bir şekilde zaten bize verilecekti. Böyle kandırdım kendimi ve devam ettim. Dün akşam farkettim ki, kondisyonum bu kısa sürede fark edebileceğim derecede yükselmiş. Kolay değil; en son askerde spor yapmış, kollar bacaklar sanki eklemsizmiş gibi, esnekliğin “e” sinden mahrum, tek sermayesi göbeği olan bir adam için, aniden böyle bir tempo yapmaya çalışmak zor.

Ben hedeflerimi revize ettim. Baklava istemiyorum mesela. İdeal kiloma inmek tek düşüncem. Bunun için 2. bir tur P90X gerekli olacak çok büyük bir ihtimalle. Yapar mıyım, onu şimdiden söyleyemem ama, mantıklı bir hedef üzerine kurulmamış motivasyonun insanı çok çabuk demoralize ettiğini ve motivasyonu süründürdüğünü çok rahat söyleyebilirim.

P90X’i araştırırken kafamda oluşan, baklava, kaslı kollar yada beachbody hedefi artık yok. Sağlıklı ve verebildiği kadar kilo vermiş, merdiven çıkabilen, efor gerektiren işlerde çabucak dili yere değen biri olmaktan kurtulmak hedefiyle artık mutluyum. Bu hedefe varalım, baklava için sonra tekrar düşünürüz.

Saygılar…

NOT: Bu yazıdan, sallayın gitsin, olmuyorsa uğraşmayın anlamı çıkmasın. Elinizden geleni yapın elbette. Yapabildiğiniz şeylerin karşılığını alacaksınız. Bu süreçte yapamadıklarınızı da yapmaya çalışacaksınız. Bakın yapacaksınız demiyorum. Emeklemeden koşmaya çalışmayın yani. (tüm yazının özeti en son cümle oldu, ne demeye bu kadar uzattım ki :)

11 Yorum

  1. Rosetrack

    çamurda debelenen su aygırı. çok güldüm :))))))

    Cevapla
  2. uzayaktas2850

    Bana nasıl konu açacağım hakkında bilgi verebilir misiniz ?

    Cevapla
    • Erkan

      Aykut hocaya mail atip blog icin izin isteyebilirsin.

      Cevapla
      • uzayaktas2850

        Mail attım dönülmedi daha teşekkürler :)

        Cevapla
        • Selam Uzay,

          Evet mailini biraz geç farkettim pardon :-) Kullanıcı adın için blog yetkin açılmıştır. Log-in olduktan sonra “Yazı Ekle” menüsünden paylaşımda bulunabilirsin.

          Cevapla
  3. Yazınız çok güzel okudum elbette. Çok iyi noktalara değinmişsiniz kim ne derse desin yapmaya bakın beyler bakın dün 130 liraya kıymadım 20 kg dambıl aldım ne olursa olsun yürüteceğim. Ayrıca Tofaş arabamı ya :D

    Cevapla
  4. umtku

    Bu yazı çok güzel olmuş doğru 90 gün sonunda her insanda baklava çıkmayacak ama eminim ki fit bir vucut daha enerjik yüksek kondüsyon olacak.. ben 6. Kata koşarak çıkabiliyorum önceden yürüyerek bile çıkamazdın :) spor bir yaşam biçimidir sırf plajda kızlara hhoş görünmek için yapılmaz. 2. Turuna başlamış biri olarak gayet memnunum ben her daim fittim ama simit vardı artık o yok :))

    Cevapla
  5. Erkan

    Aykut hocam size 2 kez mail attim sanirim ulasmadi. Burdan sorayim bari :) gece antrenmandan sonra sut icine yarim muz 2-3 tane badem atip iciyorum. Gunluk kalori alimim 1500 civari. Simdi bu sut bana kalori ve gobek olarakmi donuyor yoksa ihtiyacim var da devam mi edeyim.
    Bu arada dun aksam sol bacak alt baldirini cok zorlamisim 3. Derece kas zedelenmesi teshisi koydular ayagimi kimildayamiyorum :)

    Cevapla
    • Günlük 1500 kalori P90X için çok az bile; yani süt ve bademde problem yok. Senin örneğinde 1650’lere kadar rahat çıkarabilirsin ki, bu da haftada neredeyse 1 kilo yağ kaybı demek olacaktır.

      Diğer konuda çok geçmiş olsun; yine de elinden gelenin en iyisini yapmaya devam sanırım…

      Cevapla
      • Erkan

        Sağolun hocam. Ayağımı 1 santim bile kaldıramıyorum şu an. işe bile gidemedim. ayağa kalktığımda ayağımı yere basamıyorum dayanılmaz bir ağrı var. çok gergin kaslarım hissedebiliyorum. 3-4 hafta yürürken bile zorlama kendini dedi doktor. ne yapacağımı bilmiyorum. Spor hayatım başlamadan bitti. jübilemi yapsam ne :)

        Cevapla
  6. Ben de kendi yazılarımı uzun sanırdım :-) Şaka bir yana süper bir yazı olmuş.

    Belki bu yazının insanları motive etmediğini düşünenler olabilir ama bence tam tersi oldukça motive edici, biraz kontra yönde. Çoğu bölümüne katılıyorum; örneğin geçenlerde bahsetmiştim, daha 1. güne başlamadan “Hocam, 90 gün sonra nasıl bir programa devam edeyim” sorusu, daha ilk haftadan yarım bırakmaya davetiyedir. Ne demişsin son cümlende; emeklemeden koşmayalım…

    P90X’in bir numaralı sloganı ise belli “Elinizden gelenin en iyisini yapın, gerisini boş verin”.

    Cevapla

Yorum Paylaşınız