Bugün Blog yazısı olarak ne yazayım diye düşünürken, genellikle alışık olduğumuz formatın dışında bir konudan bahsetmeye karar verdim. Bu seferki yazıda, ne P90X Egzersiz videolarının açıklaması var, ne de beslenme için pratik öneriler…

Haftasonu, eşim ile birlikte konusunu önceden bilmeden gittiğim “Pas ve Kemik” filminin, umduğumdan çok daha etkileyici çıktığını itiraf etmeliyim (En az “Requiem for a Dream – Bir Rüya İçin Ağıt” kadar) Şimdi filmin başını sonunu anlatıp, gidip de izlemek isteyenler için mahvetmeyeceğim. Ama filmin konusunun, bir kaza sonucunda (aslında, eğitmekte olduğu balina tarafından ısırılarak) iki bacağını birden kaybeden birinin üzerine kurulduğunu söyleyebilirim. Sanırım, bir hastane odasında uyanıp, iki bacağınızın birden kesilmiş olduğunu görmek, ancak bu kadar etkileyici resmedilebilirdi.

Asıl söylemek istediğim konuya gelirsek, günümüzde hemen hepimiz, sahip olduklarımızın farkında bile değiliz ve kıymetini bilmiyoruz. Kaçımız, sabah uyandığımızda bacaklarımız yerinde olduğu için kendini mutlu hissediyor? Günlük koşuşturmacada, hep sahip olmadıklarımız için hayıflanırken, sahip olduklarımızın kıymetini biliyor muyuz? İlla bir şeyin kıymetini, kaybettiğimizde mi anlarız?

İşte bu yazıyı kaleme almamın nedeni, içinde bulunduğunuz bedenin kıymetini size hatırlatmak. Bugün binlerce “ampute atlet”, uzuvları eksik olduğu halde, bedenlerinin kıymetini hala (muhtemelen daha çok) biliyorlar ve ona iyi bakıyorlar. Bu sitenin amacı ve misyonu, sizi sadece “fit” yapmak değil. Sizi daha da “sağlıklı” yapmak. Bedenen ve de ruhen. Bugün şu anda bu yazıyı okursanız eğer, bedeninizi ve sağlığınızı iyileştirmek için kayıtsız kalmayın. Ve son olarak, sahip olduğunuz bedenin kıymetini bilin. Ona saygı gösterin. Ona iyi bakın.